Kapı
Kapı, eskiden resmî dâirelere verilen isimdi. Halk "serasker kapısı, zaptiye kapısı" derler, resmî lisanda "bâb-ı seraskerî, bâb-ı zabtiye" denirdi.
Sadâretin bulunduğu daireye "paşa kapısı", "bâb-ı âlî", şeyhülislâm kapısına "bâb-ı meşîhat" denirdi.
Bazı dâirelerin isimleri de "dâr" ile kullanılırdı. "Dâr-ı şûra", "dârü's-sâ'de", "dârü'l-fünûn", "dârü'l-mu'allimîn", "dârü'ş-şafaka", "dârü'l-aceze", "dârü'l-bedâyî" gibi.
Bulundum ben dahi dârü'ş-şifâ-yı bâb-ı âlide
Felâtun'u beğenmez anda çok divâneler gördüm
Ziyâ Paşa
MAZMUN NEDİR
Kökü “bir şeyin diğer bir şeyin içinde olması” mânâsını taşıyan "zımn" kelimesidir. Edebiyatımızda bazı mefhûmları ifâde etmek için kullanılır. Anlaşılması dikkat isteyen, ince, nükteli, zarif ve saklı mânâ ihtiva eden sanatlı sözlerdir. Kısaca, bir mânâ-yı hafîyi mutazammın olan kelimeye denir ve bu sözlerin anlaşılması için âdetler, ahlâk, bazı menkûlat ve telakkilerin bilinmesi ehemmiyet arzetmektedir.