Mekteplerde talebenin hareket ve hallerine dikkat edilirdi. Yaramaz çocuklar tekdir edilir, söz tutan gayretli talebeler hızla yol alır tebârüz ederlerdi.

Harf-i vâhid yetişir tıfl-i gayûra Nâbî
Herkese çûb-ı debistân ile te'dîb olmaz

devamını oku

Kapı, eskiden resmî dâirelere verilen isimdi. Halk "serasker kapısı, zaptiye kapısı" derler, resmî lisanda "bâb-ı seraskerî, bâb-ı zabtiye" denirdi.
Sadâretin bulunduğu daireye "paşa kapısı", "bâb-ı âlî", şeyhülislâm kapısına "bâb-ı meşîhat" denirdi.
Bazı dâirelerin isimleri de "dâr" ile kullanılırdı. "Dâr-ı şûra", "dârü's-sâ'de", "dârü'l-fünûn", "dârü'l-mu'allimîn", "dârü'ş-şafaka… devamını oku

Ferkad diye bin yılda bir çıkan yıldıza derler.
Ayrıca kuzey kutbu tarafına yakın iki yıldızdır ki onlara da Ferkadân derler. Daima bulundukları yerden tulu' ve gurûb ederler. Ferkadeyn de denir.

Olsun erkânı müretteb ol saâdet-hânenin
Kopmasın bir taşı ger kopsa yerinden ferkadân

devamını oku

Şîre-i engûr üzüm suyu, yani şarap manasına kullanılmıştır. Âb-ı engûr da denilir.

Sanman bizi kim şîre-i engûr ile mestiz 
Rûhî Bağdâdî 

Bâde-i engûr da… devamını oku

Elektrik lambasıyla gecenin gündüz gibi aydınlatılmadığı, mum, fener ve yağ lambası kullanılan zamanlarda ihtiyar kadınlar gece aynaya bakmayı hoş görmezlerdi.

Bir gece yüz sürsem olmaz mı dedim ol sîneye 
Nâz ile dedi: Bakılmaz gecede… devamını oku